Merhaba,
Bugün sizlere Pazar günü yaptığım spontane gelişen bir
gezimden bahsedeceğim.
Ben İstanbul / Eyüp'te ikamet ediyorum. Pazar günü Fındık
hanım yüzünden (kendisi kedim olur) sabah 8 de uyandık kahvaltı, evi toparlama
biraz temizlik derken saatin henüz 11 olduğunu fark ettim ve ne yapacağımı
bilmez giyindim hazırlandım çıktım.
Amacım yürümek ama nereye ? Derken aklıma en son 5 yıl önce
yaptığımız Balat gezisi geldi. O yaptığım gezide oldukça keyif aldığımı
hatırladım ve Balat sahile kadar yürüdüm ve biraz dinlenmek için sahilde parkta
oturup balık tutanları seyrettim.
Balat iskelesinin tam karşısındaki bir sokaktan girdim ve
başladım gezmeye. Pazar günü olmasına rağmen sokaklar sakin.
Birkaç esnaf dükkanı
önünde gazete okuyor, birkaç çocuk sokakta oyun oynuyor. Kimi sokakta araç bile
park edilmemiş boş hatta terkedilmiş gibi. Sessizlik iyi gelse de ben biraz
sıkıldım açıkçası kulaklığımı çıkarıp taktım ve müzik dinleyerek gezmeye
başladım.
Fotoğraf makinamı yanıma almadım bu sebeple telefonum ile
çektim birkaç foto onları sizinle paylaşacağım elbette ama çok iyi değiller…
Sokaklar arasında gezinmeye devam ederken kimi zaman
kiliseler ve çoğunlukla hayran kalacağınız eski rum evleri karşınıza çıkar
Balat sokaklarında.
Kimi tadilat edilmiş kullanılmaya devam ediliyor kimi ise
çevresi koruma altına alınmış çöker yada yıkılır ise tehlikeli olmasın diye,
bazıları ürkütücü ama baktığında eskiden kimleri gördü ne hayatlar üstünden
geçti diye düşünmeden edemiyorsunuz. Bir tanesinin içine girmeyi cesaret ettim
merdivenleri, kapıları pencere kenarları olağan üstü hep böyle bir evim olsun
istedim diyebilenleriniz vardır aranızda. Dantel perdeleri panjurları hayal
ettim içinde tertemiz ahşap kokan bir yeni hayat düşledim.
Sokaklar arasında ilerlerken karşıma çıkan yeni mekanları
gördüğümde hayretler içinde kaldım. 5 yıl önce onlardan eser yoktu. Minik butik
lokantalar, sevimli kahveler, sokaklara atılmış renkli sandalyeler karşınıza
çıkmaya başlıyor.
Neredeyim diye şüphe ettim bir an müthiş değişmiş iyi de
olmuş tabi ama oraya ait roman vatandaşları sanki sokağının yabancısı olmuş
gibi dolaşır hale geldiğini gördüm o beni üzmedi değil tabi. Eskiden
sokaklarında iki bina arası asılı çamaşır yığınlarından eser yok. Sokak
kedileri bil şanslı hale gelmiş her kapı önünde su ve mama bunu görünce çok
mutlu oldum tabi. Mekanların dışındaki oturaklarda sedirlerde mutlaka bir iki
kedi görmeniz mümkün.
Hava çok soğuktu ve tedbirsiz çıkmıştım, cumbalı kahvede
sütlü bir filtre kahve içtikten ve bir minnoşu sevdikten sonra evin yolunu
tuttum.
Elbette daha iyi bir havada yanıma en yakın arkadaşım Gamze’yi de alıp
tekrar geleceğim. Kısa gezimden aktaracaklarım bu kadar size de mutlaka bir
gidin görün derim.
Hoşçakalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder